Türkiye'de Vergi Labirenti

Charismax

Copyright @ Charismax
Katılım
3 yıl 8 ay 6 gün
Mesajlar
25,268
Tepkime puanı
8,715
Yaş
35
Konum
Memed' Home
İsim
CHRS
Memleket
Neresi?
Meslek
IzdırapÇI
Cinsiyet
vtEvVy
Medeni Hal
Kişilerin veya kurumların devlete ödemek mecburiyetinde olduğu mali yükümlülüğe vergi denmekte. Devletin sağlık hizmetleri, eğitim, savunma, altyapı gibi kamu hizmetlerini finanse etmek için yurttaş ve işletmelerden aldığı mali bir yükümlülük olan vergi, aynı zamanda devletin gelir kaynakları arasında da birinci sırada yer alıyor.
Devletlerin en büyük gelir kaynağı olarak görülen vergiler Türkiye’de bütçe gelirinin oldukça büyük bir kısmını oluşturuyor. Hazine ve Maliye Bakanlığının 2023 yılına ilişkin yayımladığı Merkezi Yönetim Bütçe İstatistiklerine göre, genel bütçe gelirinin yüzde 88,3’ü vergilerden oluştu. 2022 yılında bu oran yüzde 85,9’du. 2023’te vergi gelirleri toplamda 4,5 trilyon TL’ye ulaştı.
Vergiler; gelir, mülkiyet, mal ve hizmet alışverişi gibi kaynaklardan tahsil edilirken, genellikle gelir vergisi, emlak vergisi, katma değer vergisi, özel tüketim vergisi gibi çeşitli türleri içeriyor. Temel amacı kamu hizmetleri olsa da vergiler, zaman içinde tasarrufu ve ekonomik büyümeyi teşvik, gelir dağılımını düzenleme gibi diğer sosyal ve ekonomik amaçlar için de kullanılmaya başlanmıştır.

Cumhuriyet Anayasalarında Vergi​

Birçok ülkede olduğu gibi Türkiye Cumhuriyeti’nde de bireylerin ve kurumların vergi yükümlülüklerini belirleyen prensipler ve vergilendirme yetkisi anayasayla düzenlenmiştir. Vergi konusu 1924, 1961 ve 1982 Anayasalarında yer bulmuştur.
1924 Anayasası’nda Vergi
Cumhuriyet’in ilk anayasası olan 1924 Anayasası’nın 84. maddesinde:
“Vergi, devletin genel giderleri için, halkın pay vermesi demektir. Bu esasa aykırı olarak, gerçek veya tüzel kişiler tarafından veya onlar adına resimler, ondalık alınması ve başka yüklemeler yapılması yasaktır.” ibareleri 85. maddesindeyse: “Vergiler ancak kanunla salınır ve alınır. Devletçe, illerin özel idarelerince ve belediyelerce alınagelmekte olan resimler ve yüklemeler, kanunları yapılıncaya kadar alınabilir” hükümleri yer almıştır. Anayasa Mahkemesi’nin varlığı bulunmadığı için de 1924 Anayasası’nda, kanunların Anayasa’ya uygunluklarını denetleyecek bir yargı makamı öngörülmemiştir.
1961 Anayasası
27 Mayıs Darbesi sonrasında oluşturulan 1961 Anayasası’nın 61. maddesinde :
“Herkes, kamu giderlerini karşılamak üzere, malî gücüne göre, vergi ödemekle yükümlüdür.
Vergi, resim ve harçlar ve benzeri malî yükümlülükler ancak kanunla konulur”

hükümleri yer almıştır. 1971 yılında Anayasa’nın ilgili maddesine “Kanunun belli ettiği yukarı ve aşağı hadler içinde kalmak, ölçü ve esaslara uygun olmak şartıyla, vergi, resim ve harçların muafiyet ve istisnalarıyla nispet ve hadlerine ilişkin hükümlerde değişiklik yapmaya, Bakanlar Kurulu yetkili kılınabilir.” fıkrası eklenmiştir. 1971 yılında eklenen fıkrayla birlikte ilk defa Bakanlar Kurulu’na aşağı ve yukarı sınırlar içinde oran belirleme yetkisi verilmiştir.
1982 Anayasası
1982 Anayasası’nda da vergi, 1961 Anayasası’nda olduğu gibi “Vergi Ödevi” başlığı altında ele alınmıştır. Anayasa’da vergiyle alakalı;
“Herkes, kamu giderlerini karşılamak üzere, malî gücüne göre vergi ödemekle yükümlüdür.
Vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı maliye politikasının sosyal amacıdır.
Vergi, resim, harç ve benzeri malî yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır.
Vergi, resim, harç ve benzeri malî yükümlülüklerin muaflık, istisnalar ve indirimleriyle, oranlarına ilişkin hükümlerinde, kanunun belirttiği yukarı ve aşağı sınırlar içinde değişiklik yapmak yetkisi Bakanlar Kurulu’na verilebilir.”

hükümleri yer almıştır. 16 Nisan 2017 Referandumu’yla kabul edilen Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle birlikte Bakanlar Kurulu’na verilen oran belirleme yetkisi Cumhurbaşkanına verilmiş ve son fıkra “Vergi, resim, harç ve benzeri malî yükümlülüklerin muaflık, istisnalar ve indirimleriyle, oranlarına ilişkin hükümlerinde, kanunun belirttiği yukarı ve aşağı sınırlar içinde değişiklik yapmak yetkisi Cumhurbaşkanına verilebilir.” olarak değişmiştir.

Türkiye’de Vergi Çeşitleri​

Türkiye’nin vergi sistemi “Gelir üzerinden alınan vergiler”, “Gider üzerinden alınan vergiler” ve “Varlık vergileri” üç temel başlığıyla özetlenebilir.
Gelir Vergileri
Bireysel Gelir Vergisi: Kişilerin bir takvim yılı içinde elde ettiği kazançların safi tutarı üzerinden alınan vergi. Vergi oranları gelir dilimine göre yüzde 15 ile yüzde 40 arasında değişiyor.
Kurumlar Vergisi: Türkiye'de faaliyet gösteren tüzel kişiliklere ait karlar üzerinden alınan vergi.
Gider Vergileri
Katma Değer Vergisi (KDV): Mal ve hizmet alışverişi üzerinden alınan tüketim vergisi. KDV genel olarak yüzde 20 oranında uygulansa da belirli mal ve hizmet grupları için yüzde 1 veya yüzde 10 oranında da uygulanabiliyor.
Özel Tüketim Vergisi (ÖTV): Belirli ve devlet tarafından lüks sayılan ürünlerin tüketimi üzerinden alınan vergi. Alkol, tütün, enerji içecekleri, otomobiller, petrol, doğal gaz gibi özel tüketim ürünleri bu vergiye tabi durumda.
Damga Vergisi: Bireylerin ve kurumların gerçekleştirdiği işlemlerin resmiliğini kanıtlayan belgeler damga vergisine tabi. Kısaca bu vergi, kişiler/kurumlar arası her türlü sözleşmeden doğan ve devlet tarafından tahsil edilen bir ödeme olarak bulunmakta.
Varlık Vergileri
Emlak Vergisi: Bireylerin sahip oldukları gayrimenkullerin değeri üzerinden alınan bir vergidir.
Motorlu Taşıtlar Vergisi (MTV): Bireylerin sahip olduğu otomobiller ve diğer motorlu taşıtlardan yılda iki defaya mahsus (istisnalar dışında) alınan vergi.
Veraset ve İntikal Vergisi: Bir kişinin vefatı durumunda varlıklarının, miras veya hibe yoluyla başka bir kişiye geçişi üzerinden alınıyor.
Made with Flourish

Türkiye’de Vergi Gelirinin Seyri​

Devlet bütçesinin en büyük gelir kalemi olan vergi gelirleri, bir ülkenin ekonomik sağlığı, mali durumu, kamu politikalarının etkinliği ve yönetimine ilişkin önemli bilgiler de sağlamakta. Ekonomik büyüme, istihdam durumu, döviz kuru değişimleri, mali politikalar, vergi politikaları, demografik değişimler gibi faktörler ülkelerde vergi değişimlerini etkilemekte.
Türkiye’de vergi gelirlerinin seyrine bakıldığında 2023 yılında tahsil edilen verginin bir önceki yıla göre yüzde 66, 2021 yılına göre ise yüzde 222 oranında arttığı görülüyor. Burada dikkat çeken nokta ise bu artışların Türk lirası cinsinden ifade edilmiş olması. Toplam vergiler ABD doları cinsine çevrilip enflasyondan arındırıldığında artışın 2022 yılına göre yüzde 11, 2021 yılına göre ise yalnızca yüzde 7 oranında artmış olduğu ortaya çıkıyor.
Buna en büyük etken elbette ki Türk lirasının döviz karşısındaki değer kaybı. Vergi gelirlerine ilişkin tablo incelendiğinde 2001 ekonomik krizinden sonra küresel ekonomik durgunluğun yaşandığı 2010 yılı haricinde 2013 yılına kadar hem Türk lirası hem de ABD doları para cinslerinde artış olduğu gözlemlenirken, 2013 yılından sonra grafik düzensiz, kararsız bir hal almış. ABD doları cinsinden en fazla vergi de bu tarihte, 2013 yılında toplanmış.
Made with Flourish

En Yüksek Pay Dahilde Alınan Mal ve Hizmet Vergilerinde​

Vergi gelirleri, çeşitli kaynaklardan elde edilen tahsilat verileri ile şekillenmekte. Hazine ve Maliye Bakanlığının 2023 yılına ait verilerine göre, 2023 yılında Türkiye'de en büyük vergi geliri kalemi, KDV ve ÖTV’nin de içerisinde bulunduğu Dahilde Alınan Mal ve Hizmet Vergileri. Bu vergi kalemi tahsil edilen toplam vergilerin yüzde 36’sına karşılık geliyor. Dahilde Alınan Mal ve Hizmet Vergileri’nden sonra ikinci sırada yüzde 32,9’luk payıyla “Gelir, Kar ve Sermaye Kazançları Üzerinden Alınan Vergiler” gelirken, üçüncü sırada yüzde 24,3’le “Uluslararası Ticaret ve Muamelelerden Alınan Vergiler” bulunuyor. Tahsil edilen vergiler içinde en düşük paya sahip olanlar ise “Dahilde Alınan Diğer Mal ve Hizmet Vergileri” ve “Başka Yerde Sınıflandırılmayan Vergiler”
 
Geri
Üst Alt